Günün film eleştirisi – JOY

joy___JOY

İki çocuk annesi bir kadının absürt ve zor hayatında kendi gibi davranmasıyla birlikte verdiği büyük mücadeleyi anlatan bir trajikomedi.

Joy Mangano, küçük yaşından beri bir şeyler icat etmeye hevesli yaratıcı bir kızdır. Çocukken annesi ve babası ayrılır. Üvey kardeşi babasıyla, Joy ise annesiyle kalır. Joy’un bütün ailesi sorunlu kişiliklere sahiptir. Annesi Terry’nin (Virgina Madsen) yaptığı tek şey yatağında dizi izlemektir. Babası Rudy’nin (Robert De Niro) ise araba tamir dükkanı bulunmaktadır. Ayrıca tanışma sitelerinden yeni kadınlarla tanışır durur. Joy okulunu birincilikle bitirmiş ancak babasına işinde, annesine ise evde yardımcı olmak için üniversiteye gitmemiştir. Eski kocası ve yakın arkadaşı Tony Miranne (Edgar Ramirez) ise evin bodrum katında yaşıyordur. Hikayeyi ağzından dinlediğimiz Joy’un büyükannesi Mimi (Diane Ladd) ise aklı başında görünen tek insandır ve Joy’a daima başarılı olacağını söyler.

Joy bir havaalanında çalışmaktadır ancak evi zar zor geçindiriyordur. Rudy de sevgilisinden ayrılmış ve Joy’un evine taşınmıştır. Eski eşi, ayrı olan anne ve babası, çocukları ve büyükannesiyle yaşayan Joy buna artık katlanamayacağını düşünerek kendi gibi davranması gerektiğine karar verir. Bunun üzerine bir icat yapar: Miracle Mop. Bunu tanıtmak ve satmak için büyük bir mücadeleye girişir ve Rudy’nin yeni sevgilisi Trudy’den (Isabella Rossellini) bu iş için yatırım yapmasını ister. Bu macerada birçok aksilik yaşayan, hatta iflas eden Joy’u sürprizler beklemektedir.

Sorunlu kişilikler arasında boğulan bir kadının verdiği müthiş uğraş… Joy, gerçek bir hikayeye dayanan senaryosuyla başarılı bir yapım olmuş. Ancak film birçok aksiliğin seyirciye sunulması konusunda hiç sorun yaşamamasına karşın, sonunda ise fazla aceleye getirilmiş ve birçok olaydan bahsedilmemiş bile ki sonuna kadar başarılı bir şekilde ilerleyen, ne olacağı kestirilemeyen senaryo, Joy’un bir anda başarısıyla sona eriyor ve biraz hüsran yaratıyor açıkçası.

Jennifer Lawrence, o kadar iyi bir oyuncu ki keşke Oscar’a daha başarılı bir filmde yer alıp da aday olsaydı dedirtiyor. Ancak Joy karakterini de çok başarılı bir şekilde canlandırmış ve Bradley Cooper (Neil)’la yine harika bir ikili olmuşlar. Bradley Cooper filmdeki yardımcı oyunculardan sayılabilir. Filmde az görünmesine rağmen öyle bir oyuncu ki yine de adından söz ettiriyor. Profesyonel bir iş adamı tipini çok yerinde bir oyunculukla gösteriyor. Ve Robert De Niro ki benim en sevdiğim oyunculardandır. Robert De Niro’nun komedi filmlerinde çok daha başarılı olduğunu düşünürüm. Bu kısmen komedi olan filmde de kızlarını seven, ancak lafını esirgemeyen garip davranışlar sergileyen sorunlu bir aşk adamına çok iyi bir hayat vermiş. Trudy karakterini canlandıran Isabella Rossellini tip olarak bu role uygun olsa da abartılı hareketleriyle itici bir durum yaratıyor ve yönetmen David O.Russell tarafından iyi bir oyuncu tercihi yapılmamış olduğunu bana düşündürüyor.

David O.Russell beklentileri karşılayabilecek yeterlilikte ancak tam da bu noktada kalan bir film ortaya çıkarmış. Şuna da değinmek istiyorum. Filmin ortalarına kadar konuşan kişiye kameranın döndüğü bir çekim tarzı varken, ortalarına doğru ise bu durum zaman zaman değişebiliyor ve kamera Joy’da takılı kalabiliyor. Bu sonradan olduğu için biraz yapmacık durmuş desem sanırım pek yanlış olmaz.

Joy’un hayatı, izlerken zaman zaman insanı çok korkunç bir ruh haline sokabiliyor, ancak dediğim gibi trajikomik bir film olduğu için diyaloglar ve davranışlar filmi gergin bir film olmaktan çıkarıyor ve eğlenceli hale de getiriyor.

“Kendiniz olursanız, başarılı olursunuz.” fikrini aşılayan bu filmi,konusunu sevmeseniz de Jennifer Lawrence ve Robert De Niro için bile izleyebilirsiniz…

Kanun Kalkan.

Leave A Response

*