Kelebeğin Ömrü


kıyıya götürüyorlar geceyi
bir gülü savuruyor rüzgar
bulutlar biriktirip
kirpiklerime koyuyorum denizleri
akıyor nehirler içimin dehlizine
bitmeyen nefreti gururu görmek için

görünmez bir el içimi döven
sıkışmış yüreğim bir aşk doğuracak değil
kırık kalpli soytarıyım belki de tanrıya
bıçakla kestim kan yoktu damarımda
nerede hayallerim
kim gelip öper bu halimle tenimi

büyük bir kaygıyla uyandım
yalnız ayrılık çıplaktı
hangi el değdi anlamadım
su’dan olsaydı tutamazdım damlardı
kısır yalnızlığım emanet mi duruyordu

görünmez bir el içimi döven
söylenceydi konuşmayı öğrendiğim an
dağlar baş eğmez diye bilirdim
nasıl sarsıldığını gördüm yatağından

kapılar ardına kadar açık hayalime
duydunuz mu tüm tellalları şeytanın
kendi çığlığım kulaklarımda
biten yokluğuma hangi kan uyar
hüzün sağarken tarih(im)in ilk günlerinde

görünmez bir el içimi döven
rotasını cevirmişti Nuh’un gemisiyle giden
en dingin halimdi-yaktım bütün anılarımı
ve inkarına kalkmadım hiç sevmemişliğimle
“aşk”sonsuz olmuş mudur ah üzerine
Kelebeğin ömrü müydü bize verilen

Hasan Uğur Taşçı

Leave A Response

*