Kız Kulesi Hikayesi, Videosu


Kız Kulesi günümüze gelene kadar 2500 yıllık geçmişi ile pek çok efsaneye konu olmuştur. Onun ulaşılmazlığı onu daha da üstün duruma getirmiş ve hakkında çeşitli hayaller ve düşler durulmuştur.

Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikâye; Ovidius’un kaydettiÄŸi bir aÅŸk hikâyesidir. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aÅŸkını anlatan bu hikâye, Hero’nun kuleden ayrılmasıyla baÅŸlar. Hero, Afrodit’in rahibelerindendir ve aÅŸka yasaklıdır. Yıllar sonra Afrodit’in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros’un gece kuleye gelmesi ile aÅŸklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aÅŸkına ve yasak seviÅŸmelerine tanıklık eder. Leandros’un yüzerek kuleye geldiÄŸi fırtınalı bir günde Hero’nun yaktığı sevda ateÅŸinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, BoÄŸaz’ın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi’nden BoÄŸaz’ın sularına bırakır.

KavuÅŸamayan âşıklara atfen anlatılan bu hikâyeden baÅŸka bir de; Kleopatra’nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikâyesi vardır. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiÄŸi kızı onsekiz yaşına geldiÄŸinde bir yılan tarafından sokularak öleceÄŸi söylenir. Bunun üzerine kral, denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleÅŸtirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boÅŸaltır. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya’nın giriÅŸ kapısının üstüne yerleÅŸtirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikâyeler anlatılır.


En son anlatılan hikâye ise Osmanlı Dönemi ile ilgilidir.

Bu hikaye ise, Battal Gazi’nin askerleri ile Kızkulesi’ne baskın yaparak kuleye saklanan hazinelerin ve Ãœsküdar Tekfuru’nun kızını kaçırdığını anlatır. Battal Gazi, tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Ãœsküdar’dan atına atlayıp oradan uzaklaÅŸmıştır. Çokça bilinen “Atı alan Ãœsküdar’ı geçti” lafı bu hikâyeden gelir. Bu hikâyeden günümüze gelen bir diÄŸer ÅŸey de küçük kulemizin ismi ile ilgilidir. DiÄŸer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya Kız-Kulesi ismini vermiÅŸlerdir. AntikçaÄŸ’da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştır. Bu eÅŸsiz yapı, günümüzde ise “Kızkulesi” adı ile bütünleÅŸerek, bu isimle anılmaya devam etmiÅŸtir.

Günümüzde ise Kız Kulesi’nin eÅŸsiz güzelliÄŸini yazar Sunay Akın gene kendi üslubuyla çok güzel bir ÅŸekilde anlatmıştır, Kız Kulasi’ndeki Kızılderili kitabında…Şöyle der, bir bölümünde kitabın:

Bir yaz akşamı

Boğazın ortasındaki,

Kız kulesinin beyaz duvarlarında

Kızılderililerin vahşi olarak gösterildiği bir

Kovboy filmi izlediÄŸinizi düşleyin…

Ä°ÅŸte o an, omuzunuza konan

‘Kız kulesine bakıyorsun,

Kızılderililere de

ama gerçeÄŸi göremiyorsun…

Gel benimle.”

Der ve anlatmaya baÅŸlar..

Kız Kulesi Üsküdar’da salacakın yüzelli ikiyüz metre kadar açığında, küçücük bir ada üzerinde şirin, beyaz bir yapı olarak inşa edilmiş, İstanbul’un güzelliğine güzellik katan başlıca mimari unsurlardan biri. Tarihi yarım adayı Üsküdar kıyılarından seyretmeyi sevenler, İstanbul panaromasının Kız Kulesi ile nasıl bir renk ve canlılık kazandığını bilirler. Tarihin eski dönemlerinden beri bilinen bir mevki olan Kız Kulesi sadece estetik zerafetiyle değil, efsaneleri ve anılarıyla da İstanbul’u zenginleştiriyor.

Bu özel ve güzel yeri geceleri izlemekde ayrı bir huzur ve mutluluk verir insana..

Kaynak: TÃœRKÄ°YEÄ°NTERNETTE

2 Comments on this article. Feel free to join this conversation.

  1. sevda , 10:49 -

    video sanki kendini orada hissettiryor. saÄŸoluuun:)

Leave A Response

*